Bursa İlahiyat Vakfı, Mirasımız Derneği ve Kardeş Gönüller Topluluğunun öncülüğünde 7 öğrenci topluluğumuz bir araya gelerek "Dünyanın Güç Merkezi Kudüs" adlı program düzenledi.
Fethiye Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen program Kur'an-Kerim tilavetiyle başladı. Açılış konuşmasını Kardeş Gönüller Topluluğu danışmanı Prof. Dr. İsmail SAĞLAM yaptı. Sağlam konuşmasında, sadece Kudüs'ü değil Doğu Turkistan gibi zulüm altında olan diğer coğrafyaları da gündemimize almamız gerektiğini vurguladı.
Ardından söz alan dekan yardımcımız Prof. Dr. Abdullah KARAHAN, dekanımız Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ'nin katıldığı bir toplantıdan dolayı aramızda olmadığını söyledi, selamlarını ileterek sözlerine başladı. Öğrencilik yıllarında kendisinin de koyu bir Kudüs davası müdafii olduğunu, okuduğu fakültede bu programa benzer birçok faaliyet yaptıklarını söyledi. Fakat zamanla Kudüs'e olan hassasiyetinin azaldığını hissettiğini, öyle ki,son zamanlarda Kudüs ile ilgili bir haberle karşılaştığında istemsiz olarak tıklamak istemediğini anlattı. Bunun altında yatan sebebi düşündüğünde ise, Kudüs'e karşı çok mahcup olduğunu, orada yaşanan onca olaylara karşı birşey yapamamanın getirdiği mahcubiyet duygusuyla karşılaştığını dile getirdi. Kendisinin de Mirasımız Derneği ile Kudüs'ü ziyaret ettiğini, orada yaptıkları faaliyetlere bizzat şahit olduğunu dile getirerek gayretlerinden dolayı dernek yöneticilerini ve gönüllülerini tebrik etti.
Mirasimiz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed DEMIRCI, Kudüs'e hakim olanın dünyaya hakim olduğunu, Kudüs'ü kaybedenin ise gücünü kaybettiğini, belirterek sözlerine başladı. Meymuune Validemiz ile Efendimiz arasında geçen bir rivayeti şu şekilde rivayet etti:
"Meynune Validemiz bir gün "Ya Rasulallah, bize Mescid-i Aksa'yı anlat" buyurdu. Efendimiz "Gidin, orada namaz kılın. Buna güç yetiremiyorsanız zeytinyağları gönderin, kandillerini aydınlatın." diye cevap verdi. Bildiğiniz üzere bu dialog geçerken henüz Kudüs fethedilmemişti. Medineye zeytinyağları da Kudüs ve civarından geliyordu. Tüm bunları göz önüne aldığımızda bu hadis-i şerif-i'in sadece zahiri yönüyle anlaşılmaması gerektiğini görüyoruz. Kaldı ki Kur'an-ı Kerim'de "etrafını bereketli kıldığımız" ifadesi başka hiçbir yer için kullanılmamıştır."
İsrail'in bize öğretildiği kadar güçlü olmadığını, kendi aralarında çok fazla firkalara bölündüklerini, son birkaç seçimde de hükümet kuramamalarının bunun bir tezahürü olduğunu aktardı.
Ayrıca zannedildiğinin aksine Kudüslü Müslümanların evlerini Yahudilere satmadığını söyledi. Eski Kudüs't e yaklaşık 4bin tane Ev olduğunu, bunlardan sadece bir yada iki tanesinin Müslüman kılığında siyonist Yahudilerin katakullesiyle satın alındığını anlattı. Bu konuda kendilerini çok etkileyen, herkesin de mutlaka bilmesi gerektiğini düşündüğü bir olayı şu şekilde aktardı:
"Bir gün vakfimiza birkaç resim geldi. Kudüs'te bir evin içinin resmiymiş. Bir pir-i faninin evi olduğu, perişan bir vaziyette bulunduğu, acilen restore edilmesi gerektiği söylendi. Biz resimlerden bişey anlayamadık tabi. Temsilcimizi evin bulunduğu yere yolladık. 40 metrekarelik bir evmiş. Kendisi de Kudüslü olan temsilcimiz dahi rutubeten dolayı evin içinde 10 dakikadan fazla durmadığını bize rapor etti. Biz gerekli işlemleri başlattık, imkanlarımız ölçüsünde evi restore ettik. Ardından evin sahibi teyzemiz bize bir yazı gösterdi. Yahudiler bu 40 metrekarelik eve tam 2milyon dolar para teklif etmişler. Hatta demişler ki, komşularından çekiniyorsan sen ölene kadar ev senin olsun, sen ölünce biz alalım. Veya istersen seni buradan alalım ölene kadar hayatına Amerika'da devam et, demişler. Yaşadığı o perişan hayata rağmen bu teklifleri kabul etmemiş. Biz buna belgeleriyle şahit olduk."
Video gösteriminin ardından hediye takdimi ile program nihayete erdi.
Anasayfaya Dön Güncel Haberler Haber Arşiv